Göztepe’nin Utanç Maçı

Bu sezon Süper Lig’de çok çalkantılı dönemlerden geçen Göztepe, ligde küme düşmesi kesinleştikten sadece 1 hafta sonra o kadar kötü bir mağlubiyet aldı ki bu mağlubiyet kulübün tarihine geçecek nitelikteydi. Ligin 35’inci haftasında kendi sahasında bu zamana kadar hiçbir deplasman maçını kazanamamış olan Rizespor’u konuk eden İzmir temsilcisi sahadan tam 7-1 gibi utanç verici bir mağlubiyetle ayrıldı.

Tarihi Hezimete Şahitlik

Bu sezon Süper Lig’de kadro kalitesi de göz önünde bulundurulduğunda ligin en kötü takımlarından biri olarak gösterilen Göztepe, 34’üncü hafta müsabakasında Gaziantep FK deplasmanından 3 puanı çıkaramamış ve bu durum kulübün kümede kalma umudunu matematiksel olarak da yok etmişti.

Uzun bir süreden bu yana dağılma süreci içerisinde yer alan Sarı Kırmızılı ekipte oyuncular da teker teker takımdan ayrılırken bu durumun zayıf olan kadroyu daha da zayıflattığı ortadaydı. Bununla birlikte ligin 35’inci haftasında kendi sahasında Rizespor’u konuk eden Göztepe’yi desteklemeye gelen taraftarları belki de kulübe dair en büyük utançlardan birini yaşadılar.

Bu sezon dış sahada hiçbir maçını kazanamayan Rizespor karşısında 1-0 öne geçen İzmir temsilcisi, sonrasında rakibinin üst üste gelen gollerine engel olamadı. Bu durum zaten bozuk olan psikolojilerin daha da bozulmasına neden oldu ve takım direkt olarak oyundan düştü.

Hâl böyle olunca maç konuk ekip adına deyim yerindeyse ter idmanı gibi geçti. Hemen hemen her gelen şutun tehlikeye dönüştüğü Göztepe kalesini koruyan Kenan Piric maçın sonunda tam 7 golü kalesinde görmüştü.

Sadece 1 hafta önce küme düşeceği kesinleşmiş bir takım olarak kendisine çok yakın bir durumda olan Rizespor’a karşı bu kadar ağır bir şekilde yenilmek Göztepe’nin ne kadar kötü bir durumda olduğunu da bir kez daha ortaya koydu.

Her Şey Belirsiz

Öte yandan maç boyunca Göztepe taraftarlarının oyuncuları ve yönetimi protesto etmesi de dikkat çekiciydi. Ancak Sarı Kırmızılı taraftarların sezon boyunca yaşadıklarını düşününce bu protestolara hak verilmemesi de pek mümkün değildi.

Zira takım zaten hiç iyi bir kadro kuramadı ve 3’üncü haftada Ünal Karaman ile yollarını ayırdı. Karaman yerine gelen Nestor El Maestro oldukça dikkat çeken işler yaptıysa da takımın zayıf kadrosunda kritik önem taşıyan birkaç oyuncunun bir anda eksilmesi her şeyi tersine çevirdi.

Üst üste gelen mağlubiyetlerden sonra Maestro yerine Stjepan Tomas getirildi. Kariyerinde hiçbir başarısı olmayan, bu kulübü buradan nasıl kurtarabileceğine dair kendisinin dahi bir fikri varmış gibi görünmeyen Hırvat teknik adam da korkunç bir performans gösterdi ve takımdan ayrıldı.

Bu değişiklikler neden yapıldı ve kulübün sahibi de olan Mehmet Sepil kulübü bir başkasına devretti. Bununla birlikte bu devir şimdilik hayırlı görünüyor ancak ileriki dönemlerde bu durumun değişip değişmeyeceği de yine ne yazık ki belli değil.